Hepimizin içinden geçtiği hayatlar : ‘Kadın Hikayeleri’

Hepimizin içinden geçtiği hayatlar : ‘ Kadın Hikayeleri’

Benazir Butto ( Politikacı)
Gillian Anderson ( Aktris)
Gülay Aslıtürk ( Şişli Belediyesi Eski Başkanı)
Gülsevin Yazıcı ( Dahiliye Doktoru)
Naomi Campbell ( Model)
Sarah Ferguson ( Kraliyet Ailesi Eski Üyesi-York Düşesi)
Gülsin Onay ( Piyanist)
Ghinwa Butto (Politikacı)
DO ( Avrupa’da Cinsiyet Değiştirmek için Oturma İzni Alan İlk Türk kadın)

Her biri farklı coğrafyanın, farklı dünyanın , farklı misyonun, farklı eğitimin, farklı din, dil ,ırk ve kültürün yüzü. Kimisini tüm dünya tanıyor, kimisini ise verdiği mücadeleyle , haberlerde sizlerler buluşturduk.

Her biri başka hikayenin güçlü kahramanı. Mesela dünyaca ünlü piyanistimiz Gülsin Onay’ın, iç savaşa rağmen, İslamabad’a gidip, konser verdiğini biliyor muydunuz? Ya da, Benazir Butto’nun, demokrasiyi getirme uğruna, 8 yıllık sürgünden ülkesine dönüp can derdine düşmeden, usulca katledildiğini. Tüm dünyanın gözü önünde. Demokrasi uğruna !!.

Kim demiş her kadın sadece kendi hikayesinin kahramanıdır diye? Ne hikayeler vardır, gözümüzü açar. Ne hikayeler vardır, bir kadın kendi hikayesinde yüz bin kadını birleştirir.

Benazir Butto, 8 yıllık sürgün hayatında Dubai, London ve New York arasında mekik dokuyordu. Londra’da akrabaları vardı. Bu büyük metropolde, bir zamanlar başkanı olduğu Pakistan Halk Partisi’nin destekçileri olan elit Pakistanlılar da yaşıyordu. Tabii ki, Müslüman Dünyası’nın İlk Kadın Başbakanı olmak kolay değil, çok seveni vardı. Ama, çok da nefret edeni. Bazıları ise sever gözüküp, sırtını sıvazlayıp, arkasından türlü entrikalar çevirirdi.
Akıllı bir kadındı. Mücadeleci Butto Ailesi’nin güzel, iyi eğitimli,cesaretli kızıydı. Babası Zülfikar Ali Butto’nun da gözbebeğiydi : Benazir Butto.

Hayatı küçük yaşından itibaren siyasetle geçti. Nasıl geçmesin ki? 70 Clifton Park Sokağı, Karaçi adresinde doğan bir çocuk, ya politikacı olurdu ya da politikacı. Butto Ailesi’ne ait bu tarihi adres nicelerini politikacı yapmış, nicelerinin katledilişine de tanıklık etmişti. Neredeyse dili olsa, hani bu Che fotoğrafları, resimleri ve kitaplarla dolu ev hiç susmayacaktı !

Benazir, ailesinin Pakistan politik hayatına yön vermesini izleyerek büyüdü. İngiltere’de, Amerika’da çok iyi okullarda okudu. Pakistan’a döndüğü gençlik yıllarında da, babası Zülfikar Ali Butto’nun bir zamanlar baş tacı ettiği, General Ziya Ül Hak tarafından asılmaması için dualar ettiği bu ev. Bu sokaklar. Bu ülke . Pakistan. Güzel Benazir’in hikayesi 54 yıla sığdı. 54 yılda Pakistan’a, dünyaya, siyasi tarihe ismini tırnaklarıyla yazdı.

—-

D.O’nun hikayesi. Vatanından binlerce kilometre uzakta. Acılar içinde ama hür

Adı : D.O. Biz ona D.O. diyelim zaten! Kod adı varmış gibi. Hayatı gizli, saklı geçecek gibi. Hoş, kendisiyle 3 yıl önce o döneme damga vuran bir röportaj yapmıştık. Adını veremedim o dönemler. Çünkü hala korkuyordu. Hala, Türkiye’deki ayak izleri onu bir nefes gibi ensesinde takip ediyordu.

Sanıyordu!..Dile kolay, bedenine dar gelen bir ruhu, ruhuna dar gelen bir bedeni vardı. Kimi zaman ruhu kavga ederken, bedeni susuyor, kimi zamanda ikisi birden isyan ediyordu. Türkiye’de Aileden Sorumlu Devlet Bakanı ‘ Eşcinsellik bir ruhsal hastalıktır’ dediği dönemde, Avrupa’da, cinsiyet değiştirmek için oturma izni alan ilk Türk olarak, hikayesini paylaştı benimle.

Dolu dolu üç ay geçirdik. Onunla, LGBBT toplantılarına gittim. Hastanelere. LGBBT aile fertleri toplantılarına katıldım. Doktorlarla, psikologlarla konuştum. Ama en çok da onunla konuştum.
D.O’nun hikayesini dinledim. Kimi zaman ağlayarak kimi zaman tüylerim diken diken olarak. Bir kadındı. Hikayesini bana anlatırken, bir dizi cinsiyet değiştirme ameliyatı oldu. Artık, D.O. bir erkek.
O’nun hikayesi de, mücadeleler içinde tuğla tuğla örülmüş. Kimisine çok ağır gelse de.


Bir diğer hikaye : Doktor Gülsevin Yazıcı

Doktor Gülsevin Yazıcı, Londra’da Kanal D Bürosu’nu arayıp beni istediğinde, telefonun diğer ucundaki sesin çaresizliği bir anda, ofiste odama doldu. Çaresizdi, evet. Hem de çok. 75 yaşındaki Dahiliye Uzmanı, Londra’da erkek kardeşini arıyordu. Başkonsolosluk, Diyanet İşleri, Toplum Örgütleri derken çalmadığı kapı kalmamıştı. Ve, kanser hastası olan erkek kardeşine ulaşamıyordu. Kimse de, ‘ Artık aramayın ‘ demekten başka bir şey diyemiyordu. Üzüntüden, yorgunluktan saçları dökülmüştü. Dizleri 75 yılı taşımakta zorlanıyor, kalbi de kardeş acısıyla atıyordu.
Ben gazeteci, o bu ülkeye yıllarca hizmet etmiş bir doktor. Yollara düştük. Araştırdım. Günlerce dedektif gibi çalıştım. Doktor Yazıcı’nın aradığı erkek kardeşi buldum. Ölmüştü. Külleri de yakılıp suya atılmıştı.

Doktor Gülsevin Yazıcı, mücadeleyi bırakmadı. İngiliz Makamları , Türkiye’de mahkemeye verdi.
Hikayelerimizin kahramanları benim yakından tanıdığım kadınlar. Hayatları ise hepimize teğet geçen hayatlar. Kimisi bir röportajda, kimisi bir resitalde, kimisi podyumda. Kimisi suikaste kurban giderek.

Farklı coğrafyaların farklı kadınları. Ama, ortak yönleri mücadeleyi bırakmadan kendi savaşlarını yönetmeleri. Tüm dünyaya karşı.

Tarlada, ofiste, hasta yatağında, her neredeyse çalışan, üreten, seven, anne olan, olmayan, sevgi dolu, cömert, mücadeleci, misyon sahibi tüm kadınların, arkadaşlarımın, yakınlarımın, yüzlerce röportajıma konuk olan şahane yüreklerin ve en önemlisi canım annemin ‘ Dünya Kadınlar Günü’ kutlu olsun …

Bilgi : Dünya Kadınlar Günü,ilk yıllarda belli bir tarihte kutlanmasa da her yıl ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak belirlenmesi de Moskova’da 1921 yılında yapılan 3.Uluslarası Kadınlar Konferansı’nda oldu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın, ‘ Dünya Kadınlar Günü’ olarak anılmasını kabul etti.

 

 



 

 

 

 

Share on facebook
Share on Facebook
Share on twitter
Share on Twitter
Share on pinterest
Share on Pinterest
Share on whatsapp
Share on WhatsApp

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment