Hugh Grant “Kendimi komedi filmlerinde daha başarılı buluyorum”
‘Söz ve Müzik’ filminin Londra galasında Hürriyet’e konuşan ünlü İngiliz aktör Hugh Grant, nereye giderse gitsin hayranlarının saldırısına uğruyor. Kumral keskin yüz hatları, mavi gözleri ve huysuz tavırlarıyla romantik filmlerin aranan yüzü Hugh Grant, özel yaşamında da bir o kadar çekingen. İngiliz basınında ‘İlişki özürlü’ damgasını yiyen yakışıklı aktörün bir zamanlar beraber olduğu 13 yıllık sevgilisi Elizabeth Hurley’in geçtiğimiz günlerde dünyaevine girmesiyle, Grant’ın depresif ruh halinin artması bekleniyor. Magazin basınına günlerce konu olan düğün öncesi kız arkadaşı Jemima’dan çocuk istediğini söyleyen sonra da ani bir kararla üç yıllık ilşkisini bitiren Hugh Grant, röpörtajlar esnasında filmdeki rol arkadaşı Drew Barrymore ile oldukça mesafeli bir ilişki sergiliyor.
Son filmi ‘Söz ve Müzik’de 80’li yıllarda şöhret basamaklarını hızla tırmanan pop şarkıcısı Alex Fletcher’i oynayan Hugh Grant, ‘Bridget Jones’un Günlüğü’nden sonra yine kadın hayranlarının gönlünde taht kurmaya aday. Filmlerinde kimi zaman aşık olduğu kadını her önüne gelen kadınla aldatan ama sevgilisini kaybettikten sonra hayatını sorgulayan uslanmaz bir çapkını canlandıran, kimi zamanda seni seviyorum demeyi beceremeyecek kadar tedirgin ama hep kontrollü olmaya çalışan erkeği canlandıran 46 yaşındaki aktör Londra galasında sorularımızı içtenlikle cevaplıyor.
AEkinci: Filmde canlandırdığınız Alex Fletcher karakteri artık eskisi gibi şöhretli değil. Ama sahip olduğuna tutunmaya çalışıyor. Böyle bir hayat akışını kendi yaşamınızda yaşasanız tavrınız ne olurdu?
Hugh Grant: Hımmm zor bir soru. Öncelikle böyle bir şöhret düşüşünü tatmak istemezdim. Kim ister ki?Ama zaman hızla değişiyor.Kendinizi yenileyip, geliştiremezseniz ne kadar şöhretli olursanız olun kalıcı olmayabiliyor. Aslında böyle bir şöhret düşüşü yakalarsam, kendi kabuğuma çekilebilirim. Zaten çok fazla sosyal olmayı seven biri değilim. Çok çalışmayı da sevmiyorum. Hatta bana tembel bile diyebilirsiniz. Bu nedenle kendi hayatımda, filmdeki gibi bir düşüş yaşarsam belki de kolay atlatırım.
AEkinci: Sizi hep romantik filmlerde gördük.Ciddi konulu filmleri sevmiyor musunuz yoksa genelde romantik senaryolar mı denk düşüyor?
Hugh Grant: Ben ciddi filmleri pek sevmiyorum. Kendime de yakıştıramıyorum. Ciddi konulu filmlerde oynadığım zaman sanki rol yapıyormuşum gibi geliyor.Ne bileyim yüz mimiklerim değişiyor, kasılıyorum filan. Ama komedi filmleri ya da romantik komedilerde kendimi daha başarılı buluyorum. Belki de daha az rol yaptığımı hissediyorum. Aktörün rolüyle örtüşmesi çok önemli.Ben komedi filmlerinin adamıyım. Zaten dünya da beni böyle tanıdı. Bu saatten sonra, vücudumu gösterecek ya da rol kesecek halim yok.
AEkinci:Seyirci çekingen erkeği mi görmek istiyor beyazperdede? Bu filmde de ilişki konusunda kararsız bir erkeği canlandıyorsunuz?
Hugh Grant: Seyirci mutlu sonu her zaman sever.Ama mutlu yola da yavaş yavaş gitmek gerek. İlişkilerde de uzun zaman ve bir çok yaşanan emek sonrası mutlu sona gitmek gerek. Bir ilişkiye başlar başlamaz kadın ve erkeğin birbirini sevdiği, herşeyin dört dörtlük gittiği bir ilişki modeli seyirciyi tatmin etmiyor. Seyirci, zorluklar ayrılıklar sonra da barışmalar görmek istiyor. Hayat içinde de bu böyledir zaten. Yani sinema seyircisi hayatın dışında birşey görmek istemiyor ki!
AEkinci: Sizin oynadığını her film gişe rekorları kırıyor. Ve romantik filmlerin hemen hemen hepsi bir klasik olarak akıllarda kalıyor. Bridget Jones’un Günlüğü gibi.Bunun sırrı ne acaba?
Hugh Grant: Aslında bu sorunun cevabı bir önceki sorunun cevabıyla aynı gibi. Seyirci, filmde kendi hayatını görmek istiyor. Kendinden birşeyler bulunca ‘ İşte bu..Hayatın kendisi gibi bir film’ diyor. Bridget Jones’un Günlüğü’nün sırrı da buydu aslında. Günümüzde ilişki isteyen ama istediği gibi bir partner bulamayan bu nedenle depresyona giren o kadar çok bekar insan var ki. Evet bu insanlar her önüne gelenle yatabiliyor, evet bu insanlar arayış içinde. Evet, bu insanlar mutsuz. Ve bu insanlar bazen mutluluğu yakalıyor ama korumasını bilemiyor. Bridget Jones’un Günlüğü, 21’ci yüzyıl kadın ve erkeğini çok iyi işledi. Bu nedenle çok haklı bir başarısı oldu.
AEkinci: Söz ve Müzik’te dans edip şarkı söylüyorsunuz. Özellikle danslarınız oldukça seksi bunun için ders aldınız mı?
Hugh Grant: Aman Allah’ım, şaka yapıyorsunuz herhalde. Aslında dans sahneleri tamamiyle doğaçlama oldu. Önceleri aynanın karşısında sallanıyordum ama berbattı. Kendime dansı hiç yakıştırmıyorum. Hatta bu sahneleri nasıl oynayacağımı düşünmeye başladım.Sonra birden şu popo dansı ortaya çıktı. Biraz sallanarak popomu hareket ettirince hiç de fena olmadı. Sette bu hareketi tekrarladığım zaman ise herkes batıldı. Çok seksi olduğunu söylendi. Aslında kızarkadaşım hiç de seksi bulmamıştı. Ben hala kendimi seyrederken kızarıyorum. Şarkı söylemeye gelince ise zaten başka sesler de yardımcı oluyor. Bilgisayar oyunları vs sizi muhteşem sesli yapabiliyor. Yine de sesim çok da fena sayılmaz!!
AEkinci: Söz ve Müzik’ten sonra nasıl bir projeniz var?Sizi farklı bir projede görecek miyiz?
Hugh Grant: Daha önce de söylediğim gibi, ben biraz tembelim. Her yıl bir film çeksem bu bana yetiyor. Öyle büyük hırslarım da yok. Köşemden dünyayı izlemek, dinlenmeki kitap okumak bana yetiyor. Bu nedenle çok özel bir proje gelmezse herhelde bir müddet birşey yapmam. Bununla birlikte, beni çok farklı bir projeyle göremeyeceksiniz korkarım. Ben komedi rollerinde oynamayı ve o rollerde kalmayı tercih ediyorum. Biliyorum biraz sıkıcı ama ben mutluyum.
Drew Barrymore “ Kızarkadaşına o kadar çok mesaj çekiyordu ki, onu seyretmekten ben yoruldum”
Söz ve Müzik filminde, şöhret düşüşü yaşayan bir zamanların ünlü pop şarkıcısı Alex Fletcher’in önce evinin çiçeklerini sulayan sonra da şarkılarına söz yazan sevimli Sophie Fisher’i canlandıran Drew Barrymore, oldukça zayıflamış. Zayıf halinden memnun gözüken Barrymore, filmin Londra galasında aldığı iltifatlardan çok da memnun. Uzun süre tatlı ve abur cuburdan uzak kaldığını itiraf eden Drew Barrymore, filmdeki rol arkadaşı Hugh Grant’a takılmadan edemiyor. “ Hugh çok sevimli ve sizi çok güldürüyor” diyen Drew Barrymore, Hugh Grant’ın kızarkadaşına her boş kaldığı arada cep telefonundan mesaj çekmesine de kafayı fena takmış. “ O kadar çok mesaj çekiyordu ki onu izlerken ben yoruldum” diyen bir zamanların asi kızı, Grant’ı çok karizmatik buluyor.
Film çekimleri boyunca çok keyifli zaman geçirdiğini söyleyen Drew Barrymore, Hugh Grant’la tekrar çalışmayı heyecanla bekliyor.
AEkinci: Her şöhret bir gün düşüşü yaşayabilir. Tıpkı filmdeki gibi. Böyle birşeyi siz yaşarsanız tepkiniz ne olur?
Drew Barrymore: Ben çok küçük yaşta şöhret oldum. ET’de oynarken çocuktum. Birden tüm dünyanın tanıdığı bir yüz olunca önceleri şaşırdım. Yanlışlarda yaptım. Özellikle haftasonları cidden dağıttığım oldu. Ancak ailemin çok desteğini gördüm. Ve ancak 30’lu yaşlarda pek çok şeyin farkına varabildim. Bundan sonra yaşayacağım herhangi bir hayal kırıklığı beni çok şaşırtmaz. Yani tabii ki kötü birşey yaşamak istemem ama yaşarsam da üstesinden gelebilirinm sanırım.
AEkinci:Romantik filmler mi ciddi ve karmaşık filmler mi dersem nasıl bir seçimiz olur?
Drew Barrymore: Benim için çok fark etmiyor. Senaryo daha önemli. Bir de oynayacağım karaktere ısınmam gerek. Bazen önünüze çok güzel senaryolar geliyor ama role adapte olamıyorsunuz.İkini birarada yaşayabilmek bir sanatçı için çok önemli. Örneğin Söz ve Müzik’te, Hugh Grant’la oynayacağımı duyunca çok heyecanlandım. Kendisini çok beğenirim. Çevirdiği her romantik film akıllarda kalıyor. Tıpkı bir aşk klasiği gibi. Film bitip, tüm ekip olarak seyrettiğimiz zaman ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım.
AEkinci: Filmdeki Sophie Fisher karakteri gibi bir yeteneğiniz var mı? Yazmayı sever misiniz?
Drew Barrymore: Bazen şiir ya da küçük hikayeler yazıyorum. Ama bunlar daha çok karalama gibi oluyor. Ama şiir yazdığım zaman ortaya bir ses uyumu çıkıyor. Bunu ilerki yıllarda geliştirebilirim ama şimdi işden fırsat buldukça eğlenmeyi seviyorum. Arkadaşlarımla buluşup gezmeyi, özellikle hafta sonları içmeyi seviyorum. Bu arada Hugh Grant’ın filmdeki dans sahnelerine bayıldım.Hugh’un kadın hayranlarının sayısı daha da artacak..
AEkinci:İşinizde kendinizi nasıl geliştiriyorsunuz?
Drew Barrymore: Ben bol bol film seyrederim. Şimdiye kadar gelmiş geçen hemen hemen bir çok filmi seyrettim. Film seyrettikçe daha farklı detaylar görüyorum. Hataları görüyorum ya da iyi oynanan sahnelerde, o sahnelerin neden ve nasıl iyi oynandığını keşfediyorum. Bunun yanısıra, film endüstrisine çok erken yaşlarda girdiğim için küçük yaşta olgunlaştığımı düşünüyorum.Bütün bunlar beni gerçekten geliştirdi.
AEkinci: Türk seyircisine herhangi bir mesajınız var mı?
Drew Barrymore: Yıllar evvel, Türkiye’ye gidip çok beğenmiştim. Çok güzel bir ülke. Onlara mutlaka, ‘ Söz ve Müzik’e gitmelerini tavsiye ederim. Gerçekten çok hoş ve güzel bir film oldu. Hugh Grant’ın popo danslarını görmek istiyorsanız kaçırmayın derim.
Ayşegül EKİNCİ/LONDRA