Cennetimden Bakarken filmi- Peter Jackson, Saoirse Ronan

Bu filmi önce kızı seyretti

Lord of The Rings ve King Kong filmleriyle Oscar’a doymayan ünlü yönetmen Peter Jackson, genç bir kızın komşusu tarafından öldürülmesini konu alan Cennetimden Bakarken filmini önce 12 yaşındaki kızına seyrettirdi

Alice Sebold’un , ‘ The Lovely Bones-Cennetimden Bakarken’ adlı kitabı daha piyasaya çıktığı anda, en çok satanlar listesine girdi. Dünyanın dört bir yanında, okurlardan ve eleştirmenlerden tam not alan ‘ Cennetimden Bakarken’, hem ölüm sonrası yaşam kavramına yaklaşımı hem de küçük bir kız çocuğunun öldürülmesi konularını çok iyi örgülediği için, son 10 yılın en çok konuşulan kitaplarından biri oldu.

Alice Sebold’un çok konuşulan ve bir klasik haline gelen eseri, güçlü hikayesiyle Oskarlı yönetmen Peter Jackson’u çok etkiledi. Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin senaryosunu yazıp, yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlenen Peter Jackson, 30 dalda Oskar’a aday gösterilmiş ve 17 Oskar almıştı. Peter Jackson, Yüzüklerin Efendisi’nden sonra küçük bütçeli ama hikayesi güçlü bir drama aradığında, aklına Alice Sebold’un, Cennetimden Bakarken kitabı geldi. Mart ayının ilk haftasında düzenlenecek Oskar Ödüllerinin güçlü favorilerinden biri olan Cennetimden Bakarken filmi böyle doğdu.

Filmin yapımıyla ilgili bilgileri Peter Jackson şöyle anlatıyor: ‘ Küçük kızlarını kaybeden bir aile. Cinayete kurban giden 14 yaşındaki Susie Salmon. Susie’nin öldükten sonra, bir nevi ‘ Ara Bölge’ de sıkışıp kalması ve geriye, yani yaşama dönebileceğini ümit etmesi. Öte yandan küçük kızın ailesinin yaşadığı derin üzüntü, inanılmaz acı var. Bütün bu resmin orta yerinde, sıradan bir adam, katil komşu yer alıyor. Bu üçgen içinde hikaye çok güçlü gelişiyor.Özellikle 14 yaşındaki genç kız, öldürüldükten sonra çok çeşitli duyguları yaşayarak, olgunlaşıyor. Bir yanda katiline duyduğu öfke, nefret, karışık duygular. Diğer yanda affetme ve ailesinin sevgisiyle olgunlaşma, fiziksel yaşamdan ayrıldığının farkında olmak. Beyazperdeye aktarması çok zor bir filmdi. İşte bu nedenle de bu filmi çok yapmak istedim’.

Londra’da bir araya geldiğim Peter Jackson, cenneti de kendine özgü bir üslupla anlattığı filmiyle ilgili şunları söyledi:

-Çok güçlü bir yönetmensiniz. Ve çok önemli filmler yaptınız. Sürekli kendinizi aşıp, daha iyi olmak gerktiğine inanıyor musunuz?  Bir sonraki filmin bir öncekinden başarısız olma ihtimali sizi korkutuyor mu?

-Yoo, hiç korkutmuyor. Ben zaten hislerimle film yaparım. Önce benim beğenmem gerek. Kendim için film yaparım. Yaptığım filmi beğeniyorsam, seyirci de beğeniyor zaten. Hislerimde yanılmam.

-Filmde 14 yaşındaki bir kızın öldürülmesi, öldükten sonra dünyadan ayrılmak istememesi. Arada kalması..Bunlar biraz ağır değil mi?

-Ağır olabilir ama biz görsel olarak çok farklı bir derinlik yarattık. Cennet olarak yarattığımız dünya, son derece pozitif ve seyirciyi çeken bir derinlikteydi. Seyirciyi üzdüğümüzü sanmıyorum. Kaldı ki, film sonunda sevginin bağışlayıcı gücünü yansıtıyor. Filmin yapım aşaması bittiğinde, 12 yaşındaki kızımla beraber seyrettik, kızım filmi çok beğendi. Sakınca olduğunu sanmıyorum. Hangi dinde olursanız olun, ya da dine inanmayın bu konular konuşulan ve varlığı tartışılan konular. Bu nedenle beyazperde de işlenmeli. Hem, ölümden sonrasını gösteren çok az film var.

-Peki, siz ölümden sonra yaşama inanıyor musunuz?

Doğrusu çok emin değilim. Ölümden sonra yaşam hem var hem de yok sanırım. Daha doğrusu ben enerjiye inanıyorum. Dindar değilim, herkes istediği şeye inanmalı.. Filmde de farklı bir boyut yarattık. Ama bu yüzde yüz böyledir diyemem.

-Susie Salmon’u öldüren katil komşu George Harvey’i canlandıran Stanley Tucci çok başarılı. Duyduğuma göre onu rol için ikna etmeniz çok zor olmuş.

Doğru. Stanley önce, bu rolü kabul etmedi. Senaryoyu okumuş. Hatta karısıyla tartışmış, karısı ona, ‘ Bu rolü oynamak istediğine emin misin?’ demiş. Ben, Stanley’i daha önce değişik rollerde görüp, çok beğenmiştim. Bu nedenle, onun oynamasını çok istedim. Sonra, bir şekilde kendisini ikna ettim. Ama iyi de yapmışım. Çok başarılı oldu. Bu arada, şunu belirteyim, Stanley çekimlerin başında rolün etkisinde kalıp kötü oluyor, üzülüyordu. Ancak zamanla katil George oldu.

– – – –

Susan Sarandon: ‘ Çok geç çocuk sahibi oldum. Bu nedenle onlar çok değerli’

Beyazperdenin yaşlanmayan yüzü Susan Sarandon’la yine bir aradayım. Hızlı Yarışcı filmi için, önceki yıllarda bir araya geldiğim Susan Sarandon hiç değişmemiş. O günlerde, botoksa karşı olduğunu söyleyen Sarandon’un hala botoksa ihtiyacı yok. Yaşı 60’ı çoktan geçse de.

Cennetimden Bakarken filminde, kendine düşen ‘ komik ve ayyaş’ anneanne rolünü çok seven Susan Sarandon, kitabı ilk okuyanlardan. Kitabi 11 Eylül saldırıları sırasında eline alan usta oyuncu, o saldırılarda ölen insanları da düşününce, Cennetimden Bakarken kitabından çok etkilenmiş. Bu nedenle, Peter Jackson’un teklifini hemen kabul etmiş. Susan Sarandon’a bu filmde kendisini en çok neyin etkilediğini soruyorum. ‘ Dünyaya güvenmeliyiz’ diye söze başlayan Susan Sarandon şunları söylüyor: ‘ Ben çok geç çocuk sahibi oldum. Bu nedenle çocuklar konusunda çok hassasım. Çocuklar her şeye layık. Onlara sevgi ve aşk vermeliyiz. Etrafımıza bakarsak, hayatın güzelliğini anlatan çok film var ama ölüm ve sonrasını anlatan çok az film var. Aile arasındaki bağ ve enerji hiç kaybolmaz. Bu film bunları anlattığı için çok güçlü. Küçük kızlarını kaybeden ailenin acısına empati duymamak mümkün değil. Herkesin ölüm karşısında acı çekişi kendi içinde farklıdır. Acıyı yaşamak da doğal’.

– – –

Saoirse Ronan ‘ Cennetime Bakarken’ filmine bir armağan

Yönetmen Peter Jackson, Cennetimden Bakarken filminin kadrosunu oluştururken, 14 yaşındaki kızı kimin oynayacağını bilmiyormuş. Kendisine gelen deneme bantlarını seyrederken, Saoirse Ronan’dan çok haberdar değilmiş. Saoirse Ronan’ın, Susie Salmon’ı oynaması şöyle olmuş: ‘ İrlanda’da yaşayan Saoirse, oyuncu bir babanın kızı. Ve tek ideali babası gibi oyuncu olabilmek. Baba-kız deneme bantlarını İrlanda’da evlerinin bahçesinde çekmişler. Bu yönetmene çok samimi ve doğal gelmiş. Sonrası, yönetmen Peter Jackson Saoirse Ronan ile bir araya gelince, küçük kızın filme bir armağan olduğunu anlamış’.

Yönetmen Peter Jackson’un çekerken çok etkilendiği ölümden sonra hayatı sorgulayan Cennetimden Bakarken filminde, öldürülen küçük kızın anne ve babasını yine iki önemli isim, Mark Wahlberg ve Rachel Weisz oynadı. Gerçek yaşamında da bir aile babası olan Mark Wahlberg rolü için şunları söyledi: ‘ Bir babanın aklına gelebilecek en büyük trajedi, biricik kızını kaybetmektir. Bu nedenle bende bir baba olduğum için bazı sahneler çok hoş değildi, hatta ölen kızının ruhunun yanıbaşında olduğunu hisseden baba birden ağlamaya başlar. Bu sahnede o kadar çok ağlamışım ki, Peter beni uyarmak zorunda kalıp, daha az ağla lütfen dedi’.

Oskar ödüllü İngiliz oyuncu Rachel Weisz ise canlandırdığı ağabeygail Salmon karakterinin en çok kusurlu olmasını sevmiş. ‘ Kimse kusursuz değildir’ diyen oyuncu, 14 yaşındaki kızını kaybeden annenin, hayatın gerçekleriyle yüzleşme savaşını da ustalıkla yansıtıyor.

 

Ayşegül EKİNCİ/LONDRA

Share on facebook
Share on Facebook
Share on twitter
Share on Twitter
Share on pinterest
Share on Pinterest
Share on whatsapp
Share on WhatsApp

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment

PAYLAŞ: 

Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin
Share on pinterest
Share on email