Amanda Seyfried: ‘ Selam Türkiye’
: ‘ Kendimi hiç beğenmiyorum’
Arkadaşımız Ayşegül Ekinci, Twilight filminde yakaladığı başarıyla Hollywood’un en çok iş yapan kadın direktörü olarak nam yapan Catherine Hardwicke’in son filmi, Kız ve Kurt( Red Riding Hood) filminin başrol oyuncuları ve yönetmen Catherine Hardwicke ile Londra’da Dorchester Oteli’nde buluştu.
Son altı yıldır ‘ Dünyanın en popüler yüzleri’ listesinde üst sıralarda yer alan güzel oyuncu Amanda Seyfried, Ayşegül Ekinci’ye içini döktü.
‘ Kendimi beğenmiyorum. Küçükken çok sıska ve çelimsizdim. Kendime güvenim yoktu. Üstelik bir çok korkum vardı. Ölmekten korkuyordum. Beş yaşındayken arabada oturup, eee şimdi beş yaşındayım. Ne olacak? diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Korkularımın üstesinden gelmeye çalışıyorum’ diyen genç oyuncu, Kız ve Kurt filmiyle ilgili perde arkası bilgiler de verdi.
Yönetmen Catherine Hardwicke, yönetmenliğe geç soyunan ama deyim yerindeyse gözü karalığı ile kısa zamanda kendini kanıtlayan bir yönetmen. Meslek hayatına mimar olarak başlayan daha sonra da yapım tasarımcısı olarak devam eden Hardwicke’in kendini kanıtladığı film Thirteen oldu. The Nativity Story’den sonra genç vampirleri konu alan Twilight filmi ile dünya çapında başarı yakalayan Catherine Hardwicke, Hoolwood’un en çok kazanan kadın yönetmeni koltuğuna da oturdu.
Yeni jenerasyon gençliğin starlarını keşfeden kadın yönetmenin son filmi Kız ve Kurt işte bu nedenle merakla bekleniyordu. 700 yıllık klasiği kendi yorumuyla beyazperdeye uyarlayan Catherine Hardwicke yine birbirinden şanslı üç ismi ön plana çıkardı.
Hikayede, kırmızı başlıklı peleriniyle ormanda cesurca dolaşan ve babaannesini ziyarete giden genç kızı canlandıran güzel oyuncu Amanda Seyfried, filme Catherine Hardwicke yüzünden evet dediğini ve neden hemen ikna olduğunu anlattı. İşte Amanda Seyfried’in sorularıma verdiği cevaplar:
Kız ve Kurt, tüm dünyada çok tanınan bir hikaye. Bu hikayeye dahil olup üstelik başrolde oynamak seni heyecanlandırdı mı?
AS: Hikaye geçmiş zamanda yaşanıyor. Periyod filmi. Ben de son dönemlerde çağdaş filmlerden çok sıkılmıştım. Bir gün Catherine’nin evinde yemek yiyorduk. Ve bize projeden bahsetti. Çok heyecanlandım. Sonra, Catherine ile tekrar buluştuk. Tam 2.5 saat bana hikayeyi ve nasıl çekmek istediğini anlattı. Çocuk gibiydi. Öylesine muhteşem bir enerjisi var ki, zaten sizi projesinin içine hemen çekiyor. Neyse, başrol gerçekten ikonik bir karakter. Ve sonunda bana teklif yaptı. Nasıl gurur duyduğumu anlatamam. Çok duygulandım.
Film, asıl hikayeden biraz daha farklı. Romantizm var. Daha seksi bir Kız ve Kurt hikayesi var karşımızda.
AS: Evet, çünkü 2011’deyiz. Hikaye 700 yıllık bir hikaye biraz farklılık yaratmak istendi. Gençlere yönelik bir film oldu. Bu nedenle romantizm ön plana çıktı. Bence çok eğlenceli oldu. Gary Oldman ve Julie Christie’den oyunculuk adına çok şey öğrendim. Bana hocalık yaptılar. Özellikle, Gary Oldman setlerde beni çok güldürdü.
“ Ölümden korkuyorum. Ama korkularımı yenmeye çalışıyorum”
Genç oyuncu Amanda Seyfried, önceleri biraz çekingen gibi görünse de, kendisiyle çok sıcak bir enerji yakaladık. Çocukluk günlerine dönen Amanda, kendisini beğenmediğini söylerken rol yapmıyordu oldukça samimiydi.
Amanda, sen dünyanın en güzel yüzlerinden birisin. Ve son dönemlerde Hollywood’un yeni jenerasyon aktrisleri arasında en popüler isimlerdensin. Dünyanın dört bir yanında onlarca hayranın var. Peki sen aynanın karşısında geçtiğinde Amanda Seyfried’i nasıl buluyorsun?
AS: Aman Tanrım, ben kendimi beğenmeyerek büyüdüm. Küçükken çok zayıf ve çelimsizdim. 11 yaşında modellik kariyerim başladı. Önceleri kazandığım parayla şekerleme almak hoşuma gitmeye başladı. Daha sonraları, cidden farklı bir sahanın içine girdiğimi hissettim. Ağır bir yüktü. Ve, kendimi hiç beğenmiyordum. Korkularım vardı. Ölüm korkum ve başka korkular. Bu korkular yüzünden acı çekiyordum.
Ölümü düşünmek için daha çok gençsin ama? Şimdi nasılsın?
AS: Bugünlerde ölüm genç yaşta geliyor. Daha, 5 yaşında bir çocukken ölümü düşünmeye başladım. Ama, kendimi toparlayıp, korkulardan kurtulmaya çalışıyorum.
Bir bakıma da iyi oldu. Çünkü, ölüm korkusu bana bugünü yaşamayı öğretti. Yani, yarın için yaşamıyorum. Bugünü ve anımı yaşıyorum.
Çılgınlık yaptığın olur mu? Max Irons ve Shiloh Fernandez senin set aralarında çok muziplik yaptığını fısıldadı..
AS: Öyle mi? Sorarım ben onlara!! Aslında muziplik derken, yaramaz şakalar yapmayı seviyorum. Yoksa hayat çok sıkıcı olurdu. Çılgınlığa gelince çok çılgınımdır. Ama daha fazla detay vermeyim…
“ Küçükken Leonardo Di Caprio’ya aşıktım’
Şimdilerde gençlerin rüyasını süsleyen güzel Amanda Seyfried, hayatının ilk aşkını ünlü bir isimle yaşamış. Sırılsıklam aşık olmuş. Hatta gözü aşık olduğu kişiden başkasını görmüyormuş. Ama bu aşk platonik bir gençlik aşkıymış.
Aşık olduğu kişi, ünlü aktör Leonardo Di Caprio’dan başkası değilmiş. Gelin bu hikayenin geri kalanını Amanda’dan dinleyelim:
Amanda, hayatında gerçek aşkı ne zaman tattın? Genç kızların çocukluk aşkları vardır. Senin için böyle bir aşk oldu mu, olduysa sonra ne yaşadın?
AS: İnanmayacaksın ama, Kız ve Kurt filminin yapımcılarından ünlü aktör Leonardo Di Caprio’ya aşıktım. Daha 11 yaşındaydım. Odamda onun posterleri vardı. Gözüm ondan başka kimseyi görmüyordu.
Ama geriye dönüp baktığımda herhalde aşık olma fikrine aşıktım. Şimdi 25 yaşındayım. Ve hayat çok farklı. İlişkiler içinde gerçek hayatla tanışıyorsunuz ve büyüyorsunuz.
Bu arada, özellikle film çekimlerinde Leonardo Di Caprio bana çok yardımcı oldu. Aradan yıllar geçtikten sonra onu bir arkadaş bir oyuncu olarak görüyorum. Çocuklukta olduğu gibi ona hiçbir duygu hissetmedim. Çok iyi bir insan. Çok iyi bir oyuncu. Onu çok takdir ediyorum.
Amanda, şöhretle aran nasıl? Korkularından bahsettin. Hem de cesurca. Peki, şöhretle nasıl baş ediyorsun?
AS: Şöhret tabii ki güzel bir şey. İnsanların sizi tanıması. Size hayran olması. Ya da tersi. Size sinir de olabilirler. Ama, şöhret hayatın gerçeğini yansıtmıyor. Şöhrete kendimi çok kaptırmamaya çalışıyorum. Gündelik hayatta işler çok farklı. Erkek arkadaşınız siz şöhretlisiniz diye sizi daha çok sevmiyor. Ya da doktorunuz, şöhretinizden dolayı hastalığınıza farklı bir reçete uygulamıyor.
Sonuçta bir hayatınız var. Ve bu hayat içinde bir sürü iyi ya da kötü şey oluyor.
Boş zamanlarında neler yapıyorsun?
AS: Son dönemlerde gerçekten çok yoğunum, çok çalışıyorum. Özel bir şeyler yapmaya pek zaman bulamıyorum. Aslında seyahat etmeyi çok isterdim. Hatta, Türkiye’nin çok güzel olduğunu duydum. Ama, şu ana kadar en uzak gittiğim yer Malta. Bu nedenle, Türkiye’ye şimdilik içten sevgilerimi yolluyorum.
Catherine Hardwicke: “ Hollywood’da kadın yönetmen olmak kolay değil ”
Hani bazı insanlar vardır, biyolojik yaşları ile hiç örtüşmezler ya..İşte Catherine Hardwicke’de onlardan biri. 55 yaşındaki yönetmen adeta 25 yaşının ruhunu taşıyor. Bunu, onunla biraz oturup derinlemesine sohbet edince yakalayabiliyorsunuz. Zaten, kendisi de bunu itiraf ediyor. ‘ Gençlerle daha kolay anlaşıyorum. O yüzden gençlik filmleri yapıyorum’ diyor.
Siz, Hollywood’un ticari olarak en başarılı kadın yönetmenlerinden birisiniz. Bu başarının reçetesi nedir?
CH: Siz bir de bana sorun. Hiç bir şey dışarıdan görüldüğü gibi değil. Erkeklerin sizi ciddiye alması pek de kolay değil. Hollywood’da olsanız bile. Kendinizi ispat etmek yıllarınızı alıyor. Şanslıysanız ve kendinize inanıyorsanız, savaşmayı bırakmıyorsunuz. Savaşmayı bırakanlar, başarıyı uzun süreli yakalayamıyorlar. Sinema endüstrisinde ciddi bir seksizim var. Bu inkar edilemez.
Siz, yeni jenerasyonun gençlik idollerini keşfediyorsunuz. Deyim yerindeyse yaratıyorsunuz. Emile Hirsch, Evan Rachel Wood, Robert Pattinson gibi isimler sizin filmlerinizle tanındılar. Bunun sırrı ne?
CH: Biyolojik yaşımı hiç hissetmiyorum. Zaten yaşıtım insanlarla pek arkadaş olamıyorum. İlişkiler daha sahte oluyor. Gençlerle kendimi daha rahat hissediyorum. Onların dilinden, ne istediklerinden anlıyorum. Gençlerle çok daha kolay iletişim kuruyorum. Bu da filmlerime yansıyor.
Sanırım bu gözle baktığım için kimin nasıl ön plana çıkacağını iyi kestiriyorum.
Peki, Kız ve Kurt için aynı şey geçerli miydi?
CH: Evet. Başrol oyuncum kesinlikle Amanda Seyfried’di. Bunu ona hemen söylemedim. Biraz heyecanlanmasını istedim. Amanda çok güzel, seksi, sevimli, enerji dolu ve çok samimi. Bunu beyazperdeye çok güzel taşıyor. Aynı şekilde Shiloh’u görünce onun da filmde oynamasına hemen karar verdim. Ama saçları uzun ve berbattı. Kız gibi arkadan topluyordu. Onun erkeksi hatlarının ortaya çıkmasını istedim. Tam 4 kere saçı kesildi. Hala istediğim gibi değildi. Sonunda saçlarının yüzüne düşmesini engellemek için köpük kullandık. İyi de oldu.
Kız ve Kurt’un yeni uyarlamasında seyircilere neler vaat ediyorsunuz?
CH: Farklı bir film yapmak istedim. Aslında hikayenin çok katmanı var. Sembolik anlamlar var. Karakterler de konu içinde değişik hayat serüvenleri yaşıyorlar. Mesela Henry. Filmin sonuna doğru daha olgun bir genç adam oluyor.
Bunları görsel bir şölenle gençliğe sunmak istedim. Biraz da meraklarını uyandırmak. Belki Twilight kadar gerilim yok , bu filmde romantizm var. Değişik mesajlar var. Umarım gençler beğenir.
Max Irons: “ Jeremy Irons’un oğlu olmaktan gurur duyuyorum”
Catherine Hardwicke’in yönetmenliğini yaptığı Kız ve Kurt iki yeni ismi daha gençlerle tanıştırıyor. Aslında Max Irons, ünlü İngiliz oyuncu Jeremy Irons’un oğlu ve İngiltere’de pek çok tiyatroda oynamış. Kendisi de tiyatro okumuş. Genç oyuncu kendisine Hollywood’un kapılarını açan Kız ve Kurt filminde oynamaktan son derece memnun. “ Hollywood’dan başka teklifler gelirse giderim ama oraya gidip iş beklemem’ diyecek kadar da gururlu.
Ailesiyle, küçükken sık sık Türkiye’nin sahil kıyılarında yelken yapan Max Irons, Catherine Hardwicke hayranı. Ünlü yönetmen için, ‘ Sanki içinde bir çocuk var. Sizle beraberken siz o çocukla diyalog kuruyorsunuz’ diyor. Max Irons, Kız ve Kurt filmindeki kostümleri çok beğenmiş. Diğer başrol oyuncusu Shiloh Fernandez ile çok iyi arkadaş olmuşlar. ‘ Birbirinizi hiç kıskanmadınız mı?’ diye sorsam da cevap alamıyorum. Max, son derce akıllı. ‘ Olu mu öyle şey, ikimizin de karakteri çok farklı. Ben filmdeki karakterimden çok memnunum. Shiloh da çok iyi iş çıkardı’ diyor.
Shiloh Fernandez: “ Amanda beni beğenmemiş”
Shiloh Fernandez, Catherine hArdwicke’in son gözdesi. Onu 20 oyuncu arasından seçmiş. Ve, uzun saçlarını tam dört kere kestirmiş. Ona evinde sayısız yemekler yapmış. Shiloh’ın yıldızının çok parlayacağına inanıyor.
Shiloh Fernandez’de, Catherine Hardwicke’e yürekten inanıyor. Genç oyuncu, hala odisyonlardan bir şey anlamadığını söylüyor. Ona göre bir sürü oyuncu gerginlik içinde elinden geleni yapıyor. En rahat ve en şanslı olanı rolü kapıyor. Shiloh’a göre, Kız ve Kurt filmi tamamiyle onun için bir tesadüf olmuş. Zaten oyuncu olmaya da tesadüfen karar vermiş. O da gününü yaşayıp, yarını pek düşünmeyenlerden.
Genç oyuncu, Amanda Seyfried ile ilgili bir itiraf da bulunuyor. Amanda, Shiloh’un başrolde oynayacağını öğrenince pek de sevinmemiş. Çünkü genç adamı beğenmemiş. Catherine Hardwicke, iki oyuncunun birbirine ısınması için akla karayı seçmiş. Sonra ne mi olmuş? Amanda, Shiloh’u yakından tanıyınca fikrinden vazgeçmiş. Şimdilerde ikili yakın iki arkadaş.
Ayşegül EKİNCİ/LONDRA