Nar suyunun içinde oldukça kuvvetli antioksidan maddelerin olduğunu söyleyen bilimadamları şimdi de narsuyunun prostat kanserini tedavi ettiğini buldu.
Hergün içilen bir bardak narsuyunun insan ömrünü uzatmakla kalmayıp, prostat kanserini de yavaşlattığı hatta kanser hücrelerini öldürdüğü anlaşıldı. İngiliz Daily Express gazetesinin manşetten verdiği habere göre, mucizevi nar suyu her yıl binlerce erkeğin hayatına mal olan prostat kanserini de tedavi etmekte çok etkiliymiş.
Amerikalı ve İsrailli bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucu, düzenli olarak narsuyu tüketen 65-70 yaşındaki prostat kanserli hastaların hastalıklarında gerilime kaydedildiği de ortaya çıktı.
Üç yıl süren ve yaklaşık 50 kanser hastası üzerinde yapılan araştırmada, operasyon olup radyoterapi gören bu hastaların kanlarında prostat antijeni olarak bilinen PSA’nın varlığı saptandı. Bu da kanserin vücuttan temizlenmeyip hala mevcut olduğunu gösterdi. Kanserli hastaların kanlarındaki PSA seviyesinin ameliyat ve radyoterapiyi takip eden ilk onbeş ay içinde artarak iki katına çıktığının bilinmesine rağmen, hergün içilen bir bardak narsuyunun kandaki PSA seviyesini düşürerek tedaviyi hızlandırdığı anlaşıldı. Araştırmanın başını çeken Dr.Allan Pantuck nar suyunun mucizevi etkisi için, “ Nar suyunun vitamin deposu olduğunu biliyorduk.Ancak, prostat kanseri üzerindeki etkisi gerçekten inanılır gibi değil. Nar suyunun içindeki hangi maddenin iyileştirici özelliği var şimdi bunu keşfetmeye çalışıyoruz. Belki de tüm vitaminlerin birleşimi kanserli hücreleri öldürüyor. Yani sihirli bir mermi gibi kanserli hücreleri tespit edip yokediyor ya da yayılmayı önlüyor.”dedi.
Bu ilginç araştırmada, her gün nar suyu içen prostat kanseri hastası olan erkeklerin kanındaki PSA seviyesinde %35’lik bir gerileme de kaydedilirken, nar suyu sayesinde kemoterapi ya da hormon terapisi gibi hasta üzerinde yan etkileri olabilecek tedavilere başvurmadan hastanın kendini daha iyi hissetdiği de belirtildi. Nar suyunun kanser üzerindeki mucizevi etkisini araştıran bilim adamları bunun tıbbi bir çare olmaktan daha çok etkin bir geriletme ya da hastanın yaşam süresini uzatma biçimi olarak da açıkladılar.
Ayşegül EKİNCİ/LONDRA